10 Temmuz 2010

Karanlığa Mektuplar - 1

Yüreğimin hafızası yok benim. Kendi sevgi tohumunu toprağa bırakıp, mevsimini bekleyen çiçekler gibiyim. Güneşi gördüm mü, bir de yağmur düşerse toprağıma, hiç solmayacak gibi, en güzel renklerimde açıveririm, mevsimimmiş değilmiş önemli mi?

Her yenilgiden sonra, ayağa kalkıp kafa tutarım hayata, sanki benim kazanma ihtimalim varmış gibi, sanki baş edecek bir savunma tekniğini öğrenmişim gibi, sanki güçlüymüşüm gibi. Aklımın arşivi yok benim, olsa, inatlaşmayı keser, onun istediği gibi yalnızlığımla yaşar giderdim. Yalnızlığım, sırdaşım benim. Ne geceleri devirdik beraber, daha nicelerini deviririz bir sigaranın dumanında değil mi?


Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni, diyor uzakta bir ses. Duyuyorum o sesi, gitme diyor, gitme... Ama kime dediği belli değil, öyle ortada bir ses dolanıp duruyor. Üzerime alınıyorum. Gitmek istemiyorum, kökleri koparılan çiçekler gibi, acıyor yüreğimde bir yer, köklerim, ne zaman bir toprağa tutunsa, hep koparılmadı mı çiçeğim. Düşündükçe o zamanları; bir damla kırmızı oluyor gözlerim, bir damla koyu siyah yüreğim. Açmadan solan bir goncada yüklü ümidim, sönüyor renklerim, içten içe, köklerime kadar çürüyor yeşilim.

Aşk, yüreği acıtmaz değil mi, peki neden acı çekiyor yüreğimin odacıkları. Kapakçıkları neden kapanıyor ağır ve küflü ve büyük gürültüler kopararak. Biri duyar da koşar mı sanıyorum.

Böyle durumlarda, bir sen koşarak geliyorsun yalnızlığım. Sen hiç beni terk etmedin ki. Söylesene seni büyütmek için nedendir gidip uzak bir yüreği kendime yakın hissedişim. Sen daha önce de böyle bir an'da büyümemiş miydin içimde. Ey yalnızlığım, yüreğimin hafızası yok benim. Sanırım ki, hoşgeldin, sefalar getirdin. Sanırım ki, çok uzaktan geldin. İçimdeymişsin, içerimde bir köşede sessizce beklemişsin trenlerimin kalkış saatini. Haydi ayaklan, şimdide çalıyor gitme vakti. Son kez çanlarını çaldı yürek. Gel de ona, sen bari eşlik et.


Temmuz 2010

* Tarihi yazıp attım arşive. Bloglarda gezinirken denk geldim, Levent Yüksel'e... Aşk mümkün müdür hala, diye soruyordu bana. Mümkündür dedim; sevmeye emek harcamak isteyenler için, aşk mümkündür pek ala. Ve hem şarkıyı hem de yazıyı paylaşmak istedim karanlık bir akşamda.






Fotoğraf

6 yorum:

  1. Aşkı mümkün kılan sensin
    senin varlığın
    sonra ılıman eser rüzgarın
    dengesiz salınır baharda çiçekler
    paylaşmayı öğretir
    paylaşırsın
    ama en çok da sen alırsın
    hem öyle böyle değil
    dirhem dirhem budar seni
    sense
    lime lime
    çoğaltırsın
    hiç kaybetmeyecek gibi sarılmaların bu yüzden gülüm
    bu yüzden yalnızlığa bizim yasak tövbelerimiz

    YanıtlaSil
  2. yürekli bütün adam ve kadınlar uzaktan tanır aşkı, yakınına gitmese de gidemese de bilir ki, aşk dirhem dirhem verirken, lime lime budar adamı.

    teşekkürler kara kalem, duymuşsun ta oralardan attığım çığlığı...

    YanıtlaSil
  3. Aklının arşivi,yüreğinin hafızası olmayan bir kadın vardı bir zamanlar "hiç terketmedi beni yalnızlığım" diye fısıldamıştı kulaklarımıza."Yalnızlık" yalnız gezmeye başlayacak yakında o kadını terkedecek haberi ola.

    YanıtlaSil
  4. öyle mi dersin tontinim, bir kez daha umutlansam mı şu hayatta...
    zaman verecek değil mi cevabımı, bekleyeceğim o halde.
    sevgilerimle. kocaman yürekli güzel sufi...

    YanıtlaSil
  5. Yüreğine sağlık canım.Değerli blog dostlarının yorumlarına da katılıyorum.

    YanıtlaSil

An'a kazınandır senden bana kalan...
ANLAMLIDIR...

Teşekkür ederim sımsıcak yürekten bir tebessümle...